22 Mart 2009 Pazar

Mehmetçiksin Sen


Acılar Denizi - Ümit Yaşar Oğuzcan

Sedef Çiçeği


Mahkeme salonunda, seksenlerindeki yaşlı çiftin
durumu içler acısıydı.
Adam inatçı bakışlarla suskun, ninenin ağlamaktan
iyice çukurlaşmış gözler ve keskin çizgileriyle
bıkkın bakışları süzüyordu etrafını.

Ve hakimin tokmak sesiyle sustu uğultu ve tok sesiyle,
sözü yaşlı kadına verdi, hakim.
"Anlat teyze neden boşanmak istiyorsun?"

Yaşlı kadın derin bir nefes çektikten sonra
baş örtüsüyle ağzını aralayıp,
kısılmış sesiyle konuşmaya başladı.
"Bu herif yetti gari, 50 yıldır bezdirdi hayattan."
Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu mahkeme salonunda.
Sessizlik bu tür haberleri her gün manşet yapan
gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu.
Kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı,
yaşanmış 50 yılın ardından.
Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı, kadın neler diyecekti.
Herkes onu dinliyordu.
Yaşlı kadının gözleri doldu.
Ve devam etti.

"Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok sevdiğim.
50 yıl önceydi.
Sedef çiçeğini, bana kocam olacak bu adam getirmişti.
Onun bir yaprağını koparmak suretiyle tohumlamıştım.
Onu büyük bir
sevgiyle büyüttüm.
Yavrumuz olmadı, sedef çiçeğini yavrum bildim.
Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı.
O zaman adak adadım
.
Her gece güneş açmadan önce bir tas suyla sulayacağım onu diye.
İyi gelirmiş dedilerdi.
50 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp,
bir kere de bu çiçeği ben sulayayım demedi.
Ta ki geçen geceye kadar.
O gece takatim kesilmiş, uyuyakalmışım.
Ben böyle bir adamla 50 yıl geçirdim.
Hayatımı, umudumu her şeyimi verdim.
Ondan hiçbir şey göremedim.
Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden
birisini yapmasını bekledim.
Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."

Hakim, yaşlı adama dönerek:
"Diyeceğin bir şey var mı baba?" dedi.
Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye,
o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren
yüz ifadesiyle hakime yöneldi.

"Askerliğimi, reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım.
O bahçenin görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim.
Fadime' mide orada tanıdım.
Sedefleri de.
Ona sedef çiçeğinin en güzellerinden bir buket verdim.
O çiçeklerle doludur reisicumhur köşkünün bahçesi.
Kokusuna taptığım perişan eder yüreğimi.
İlk evlendiğimiz günlerin birinde
boyun ağrısından onu hekime götürdüm.
Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa
boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi.
Her gece uykusunu bölüp, uyansın, gezinsin dedi.
Hekimi pek dinlemedi, bizim hatun.
Lafım geçmedi.
O günlerde tesadüf bu çiçek kurudu.
Ben ona gece sularsan geçer dedim.
Adak dilettim.
Her gece onu uyandırdım.
Ve onu seyrettim.
O sevdiğim kadını yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim.
Her gece o çiçek ben oldum.
Sanki.
Ona bu yüzden tapabilirdim."
dedi adam o yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle.
"Her gece o yattıktan sonra uyandım.
Saksıdaki suyu boşalttım.
Sedef gece sulanmayı sevmez, hakim bey.
Geçen gece de.
Yaşlılık.
Ben de uyanamadım.
Uyandıramadım.
Çiçek susuz kalırdı amma, kadınımın boynu yine azabilirdi.
Suçlandım.
Sesimi çıkartamadım."

O an Mahkeme salonunda her şey sustu.
Ertesi sabah gazeteler:
" SEDEF ÇİÇEĞİ SUSUZ KALMIŞ"
diye yine yalnızca neticeyi haber yaptılar.

KASİDEİ İSTİBDAT YAHUT KIRMIZI İZLER


Bir köhne kadit parçası, bir çehrei menhus,
Zulmetler içinde mütereddit, mütelâşi,
Daim mütefekkir görünen, kendine mahsus
Efkârı sakimane ile âleme karşı
Ateş saçarak etmede her gün bizi tehdit,
Âmali harisanesini eyledi tezyit...
Gördükçe bu mazlumlarını, sinesi mağrur,
Tırnaklarını aileler kalbine saplar;
Mağdurlarının her biri bir kûşede ağlar,
Katlandı vatan görmeğe evlâdını makhur...
Birçoklarımız mahpes-ü menfada süründük.
Ey gazii mecruhu vega dideye döndük.
Ey kanlı eliyle vatan âmaline hail,
Ey enmilei sürbu cinayata delâil
Teşkil eden ey köhne kadit, katili efkâr,
Ey katili şübbanı vatan, katili ahrar,
Ey varlığı bir millet için bâdii zillet.
Ey çehresi ifrite veren dehşeti vahşet,
Zindanları, menfaları, mahpesleri doldur,
Ziniciri esaretle bütün hisleri dondur.
Tesmimi nefes, nefyi ebet, sonra denizler..
Her girdiğin evlerde durur kırmızı izler...
Kâbusi hiyanetle vatan can çekişirken
Âtimizi dendanı harisin kemirirken
Bir gün Rumeli dağları envara boyandı;
Hürriyetin enfası ile herkes uyandı.


M.Kemal Atatürk
Şanlı Ordu Gazetesi
24 Kasım 1908

15 Mart 2009 Pazar

Duman - 2009 1 & 2 Albüm

DUMAN 1

1.Bu Aşk Beni Yorar
2.Dibine Kadar
3.Hayvan
4.Helal Olsun
5.Rezil
6.Sarhoş
7.Sevdim Desem
8.Sor Bana Pişmanmıyım
9.Yağmurun Sabahında
10.Yalan

DUMAN 2

1.Balık
2.Ellerin Ellerime
3.İyi de Bana Ne
4.Kümbela
5.Of
6.Paranoya
7.Senden Daha Güzel
8.Senin Marşın
9.Tövbe
10.Vals

14 Mart 2009 Cumartesi

Yüzyıllara Göre Tıbbın Gelişimi


M.Ö. 1000 > Al şu, şu çeşit otları topla ve ye !

M.S. 1000 > O otun yanında, bu duayı da oku !

M.S. 1300 > O dua batıl inanç, al bu iksiri iç !

M.S. 1600 > O iksirin bir faydası yok, al bu hapı yut !

M.S. 1900 > O hap etkisiz, al şu antibiyotiği !

M.S. 2000 > O antibiyotik kimyasaldır, al şu tabii otu ye ve moralini yüksek tut !

Gülmek Güzeldir


Karı-koca birlikte tatile çıkarlar. Gittikleri yerde kamp kurarlar. Tatillerinin ikinci gününün akşamı güzel bir yemek yiyip uykuya dalarlar. Birkac saat sonra kadın uyanır ve kocasını da uyandırır. Adam uyku sersemidir; güzel bir rüyadan uyandırıldığı icin de biraz kızgındır

"Ne oldu? Ne istiyorsun?" diye sorar.
"Yukarıya bak ve bana ne gördügünü söyle. "
Adam gökyüzüne bakar ve cevap verir: "Bunun için mi uyandırdın beni?. Baktım işte. Bir sürü yıldız görüyorum, ışıl ışıl parlayan milyonlarca yıldız."
Karısı tekrar sorar: "Peki, bu sana neyi gösteriyor?"

Artik iyice uykusu kaçan adam biraz düsünür ve cevap verir: "Teolojik olarak Tanrının kudretini ve kendi acizliğimizi görüyorum. Felsefi olarak, evrenin sonsuzluğunu ve onun karşısındaki önemsizliğimizi görüyorum. Astronomik olarak galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin varlığını görüyorum. Yıldızların konumuna bakarak saatin 3 olduğunu, Meteorolojik olarak da bugün havanın çok güzel olacağını görüyorum.
Niye sordun bunu bana? Sana neyi gösteriyor?"

"Necati , çadırımızı çalmışlar...''

12 Mart 2009 Perşembe

Duman - Dibine Kadar Klip

Duman - Dibine Kadar

Yazdım çizdim hayal ettim
Sazla sözden ibarettim
Arkamı döndüm emanet ettim
Anlayamadın ya

Aklım fikrim kaynayınca
Söz müzikle ağlayınca
Kalbimi açtım ibadet ettim
Anlayamadın ya

Ama o anladı
O beni anladı
Dibine kadar
Dibine kadar

Güldüm geçtim genceciktim
Aşk içinde meşke daldım
Kendimi buldum onu kaybettim
Anlayamadın ya

İyisin hoşsun bir yokuşsun
Harbiden baya bi boşsun
Şarkıya türküye lanet olsun
Anlayamadın ya

Ama o anladı
O beni anladı
Dibine kadar
Dibine kadar

11 Mart 2009 Çarşamba

O Beni Bağlar

Senden Daha Güzel


Kimseyi görmedim ben
Senden daha güzel
Kimseyi tanımadım ben
Senden daha özel
Kimselere de bakmadım

Aklımdan geçen
Kimseyi tanımadım ben

Senden daha güzel

Sana nerden rastladım
Oldum derbeder
Kendimi sana sakladım
Senden daha güzel
Kimseleri de takmadım
Ölsem değişmem
Kimseyi tanımadım ben
Senden daha güzel

7 Mart 2009 Cumartesi

Nirvana - The Rare of Nirvana


Artist: Nirvana
CD Title: The Rare of Nirvana
Year of release: 2008
Genre: Rock
Type: MP3 format sound
Quality: 320(CBR) Kbit
Channels: 44Khz, stereo
Total time: 01:31:31
Total size: 210 mb

Song title

01. Talk To Me (Crocodile Cafe 1992)
02. Anorexorcist
03. Bambi Slaughter
04. Clean Up Before She Comes
05. Crisco (Rock Whore)
06. Divine And Bright
07. Down In The Dark
08. Formaldehyde
09. Gothic Teen Spirit
10. Gypsies Tramps And Thieves
11. I Feel Fine
12. I Hate Myself And I Want To Die
13. Immigrant Song
14. In His Hands
15. Jealousy
16. Kurt Cobain - Ultra Rare
17. Laminated Effect
18. Lithium (Kurt Cobain Solo Home Demo)
19. Lounge Act (Alternate Version From Dvd Menu)
20. Lovegun
21. Me And My Iv
22. Moist Vagina
23. My Best Friend Girl
24. My Sharona
25. Here She Comes Now
26. I Wanna Be Your Dog
27. Do Nuts (From 90-10-25 Show)
28. Old Age
29. She'S My Best Friend Girl
30. Smoke On The Water (Deep Purple Cover)
31. Suggestion
32. Suicide-Samurai
33. Sweet Emotion Jam
34. Sweet Home Alabama
35. White Lace And Strange
36. You Know You'Re Right (Acoustic)
37. You'Ve Got No Right
38. Do Nuts (From 90-10-25 Show)