
Kedi mırıltısı düşündüğümüzden daha çok şey ifade ediyor olabilir.
Yeni bir çalışma, kedilerin yiyecek ararken kendilerine özgü seslerini
değiştirdiğini gösterdi. Kedigiller seslerine insanların bebek
ağlamalarına karşı
hassaslığını harekete geçiren yüksek frekanslı bir unsur ekleyerek kendilerini
görmezden gelmemizi zorlaştırıyorlar.
Rakunlar hatta filler bile mırıldayabiliyor, ama bu gizemli sesin en
çok faydasını görenler kediler. Piyanodaki en düşük nota sesinden
farksız olan kedi
gurultusu (27 Hz) aslında bir gülümseme ve memnuniyet belirtisi. Kimi zaman
bir kedi hasta ya da yaralı olduğunda da bu sesi çıkarır; bunun sebebi kendisini rahatlatmak, bizden yardım istemek olabileceği gibi kendi kendilerini tedavi
etmelerinin bir yolu bile olabilir.
Sussex Üniversitesi'nden davranışsal ekolog Karen McComb, kedisi sabah
kahvaltısı için kendisini sabahları erkenden ısrarcı mırıldamalarla
uyandırmaya başladığında, bu sesin farklı bir işlevini keşfetmiş. Kedisi olan
diğer arkadaşlarına da bu mırıldamalar yüzünden uykusuz kaldığından yakındığı
zaman, arkadaşlarının da mırıldayan kedileri tarafından, kahvaltı
versinler diye uyandırıldığını öğrenmiş. Hayvan iletişimi uzmanı olan McComb, bu
mırıldamaların kedi sahipleri üzerinde neden böyle etkili olduğunu anlamak amacıyla
yola çıkmış. McComb önce kedisi olan 10 kişiden kedilerinin seslerini yemek
istedikleri kesin olduğu zamanlarda, bir de dinlenirken veya sevilirken kaydetmelerini istemiş.
Sonra kedisi olan olmayan 50 gönüllüye bu mırıldama kayıtları
dinletilip hangisinin kulaklarına daha acil bir çağrı gibi geldiği sorulmuş. Gönüllülerin %
75'i (aralarında hiç kedisi olmamış olanlar da olmak üzere) aynı
kedinin yiyecek isterken kaydedilen sesinin daha acil ve sevimsiz
olduğunu söylemiş.
Akustik analizler bunun nedenini şu şekilde açıklıyor: Kedi
sahiplerini kedilerine yemek vermeye zorlayan mırıldamaların altında, daha tiz perdeden ve frekansı küçük bir bebeğin ağlamasıyla aynı olan bir miyavlama gizli. Bu miyavlama
ne kadar yüksek olursa, bu sesi duyan insanların aciliyet algılaması da o kadar
artıyor. McComb laboratuvarda, bu gizli miyavlamayı kayıttan çıkardığı
zaman, yani geriye sadece mırıldama kaldığında, bu sesi dinleyenler eskisi
kadar da acil olmadığını söylemiş. McComb'a göre normal bir
mırıldamanın içinde de miyavlama sesi var, fakat fark edilemeyecek kadar
düşük. Bazı kediler dikkatimizi çekmek için bu sesi abartmayı öğreniyor.
Tulane Üniversitesi'nden, kedilerin nasıl mırıldadığını araştıran biyomedikal
mühendis David Rice, yüksek frekanslı miyavlamaların başka sebepleri de
olabileceğini, örneğin böylece kedilerin seslerinin uzun mesafeden
duyulabildiğini söylüyor. Rice'a göre her durumda bu çalışma insanların kedileri değil de
kedilerin insanları eğittiği görüşünü destekliyor. "Kediler hayli
akıllıdır, neyin işe yarayıp neyin yaramadığını hemen öğrenirler". Bu da deneme-yanılma
yöntemiyle öğrenmenin klasik bir örneği.Bu yöntemin McComb'un kedisi
Pepo'nun işine yaradığı kesin. Deneye katılanlar Pepo'nun sesinin en
rahatsız edici ses olduğunu söylemiş, normal durumda çıkardığı mırıldama sesini ise
çok sevimli bulmuşlar. McComb da etraftaki "en eğitimli" kedi sahibinin kendisi
olduğuna karar vermiş.
Merak edenler için rakun mırıldaması:
http://www.youtube.com/watch?v=8K3u6TxQkxg
Bilim & Teknik - egemenCe

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder